Engin Erkiner
Sorunun sorulabilmesi, “Bu
ülkenin bahara ihtiyacı var” demek anlamına gelir.
Ne ki, Cumhuriyet
tarihinin gördüğü en büyük halk hareketine bakıp da “Evet, bu Türk baharıdır”
demek yetmez.
Bu nasıl bir bahardır ve
Arap ülkelerindeki bahardan, öteki adıyla Arap baharından farklılıkları
nelerdir?
Birinci
farklılık: Arap ülkelerindeki halk hareketlerinin karşısında laik görünen
yönetimler vardı. Laik görünen diyorum çünkü bu ülkelerde İslamcılığın günlük
hayata etkisi bizdekinden fazladır.
Laik görünen yönetimler
altında bile örneğin Mısır Havayolları’nda uçak havalanmadan önce “kaza duası”
okunurdu.
Arap ülkeleri arasında en
laik görünen Suriye’de bile hafta tatili Cuma günüdür.
Arap ülkelerinde islamın
günlük hayata etkisi hissedilebilecek kadar fazladır.
Bu ülkelerde Müslüman
Kardeşler yasaklanmıştı. Mısır’da parti olarak da örgütlü olan Müslüman
Kardeşler seçime ancak sınırlı sayıda adayla katılabiliyordu. Sivil toplumdaki
örgütlülükleri sayesinde yasağı bir derece
kırabilmişlerdi.
Bizde ise tersine bir
durum vardır.
AKP iktidarı görünürde
bile laik değildir ve asıl amacı günlük hayatı aşamalı olarak
İslamlaştırmaktır.
Kaba bir benzetmeyle
söylersek, Arap ülkelerinde iktidarlara karşı çıkan, bizde
iktidardadır.
Bu nedenle Mısır’daki
Müslüman kardeşler yönetiminin AKP’yi desteklemesi normaldir çünkü gelecekte
benzeri bir halk hareketiyle karşılaşabileceklerinden çekinmektedirler. Ne zaman
olur bilinmez ama Mısır’ın muhtemel geleceği AKP değil, Taksim’dir.
İkinci
farklılık: Türkiye dışa bağımlı
olsa da kapitalizmin oldukça gelişmiş olduğu ve Arap ülkelerine göre modern bir
ülkedir. Modernlik halk hareketinin kentliliğinde, yaratıcılığında ve onu
bastırma yöntemlerinde de kendini gösteriyor.
Bizdeki gibi eylemler
Suriye’de olamazdı. Oysaydı, ölü sayısı şimdiden on bin kişiye ulaşmıştı. Orada
gaz değil, barışçı gösteriye bile kurşun sıkıyorlar.
Bu farklılıkta başbakan ya
da devlet başkanının kişisel özellikleri de rol oynamakla birlikte, asıl
belirleyici olan ülkenin yapısıdır. Halk hareketinin dünyanın her yanında büyük
ilgi uyandırmasının bir nedeni de budur. Kentlilik her yerde birbirine benzer ve
değişik ülkelerden çok kişi, bu nedenle, Türk halkının eylemliliğinde kendine
benzer yanlar buluyor.
Üçüncüsü: Adına ister Türk
baharı isterseniz başka şey deyin, bu hareketin en önemli özelliği kimlik
politikasıdır, kimliğine sahip çıkmaktır.
Beni tanımak zorundasın,
beni dikkate almak zorundasın.
Yüzde kaç oy almış olursan
ol, bana tepeden bakamazsın!
Kimlikleri çiğnenenler,
hiçe sayılanlar, dikkate alınmayanlar bu nedenle bir aradadır.
Muhalefetin fazlasıyla
çeşitli olması buradan kaynaklanıyor.
Aralarında farklılıklar
var, fazlasıyla var, ama birleştirici yön ağır basıyor.
Dördüncüsü: Arap ülkelerinin
aksine toplumun büyük bölümünde örgütlü bir muhalif güç bulunmuyor. Orada
genellikle Müslüman Kardeşler örgütlüydü ve nitekim serbest seçim yapılan her
ülkede de çoğunluğu ele geçirdiler.
AKP dışındaki sağcılar,
CHP, MHP, ulusalcılar ya da sosyalistler…
Hiç birisinin bu halk
hareketini kendi çerçevesi içinde tutabilecek kadar örgütlü bir gücü
bulunmuyor.
Şimdiye kadarki süreçte
görülebilen başlıca farklılıklar bunlardır.
Bakalım bundan sonra neler
ortaya çıkar?