5 Eylül 2012 Çarşamba

TÜRK KÜLTÜRÜNDE ÇATIRTI SESLERİ




Engin Erkiner

Hakim Türk kültüründen çatırtı sesleri geliyor. Bu sesler genellikle reddedilir ama bazen bir köşe yazısında birkaç cümleyle ifadesini buluverir.
Yılmaz Özdil’in,  4 Eylül günü Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan yazısı da böyle…
Yazının kendisi bir şey söylemiyor, ama tanıttığı bir kitaptan yaptığı alıntı söylüyor.
1993-1995 yılları arasında Beytüşşebap’ta kaymakamlık yapan Mesut Taner Genç yaşadıklarını bir kitapta anlatmış: “Ateş Hattında-Beytüşşebap Kaymakamı’nın PKK ile Mücadele Günlüğü”.
Özdil bu kitaptan birkaç cümle aktarıyor:
Her insan korkar. İnsani duygudur. Ancak, yüreğimde hissettiğim korku değildi, derin bir sızıydı... Taa Çin sınırlarından Avrupa’nın içlerine ilerleyen millet, çapulcu karşısında acze mi düşmüştü?“
Bu değerlendirmenin 1994’te yapıldığını varsayarsak, gerillaya çapulcu dediğiniz zaman, 1984’ten beri on yıldır onunla savaşan siz ne oluyorsunuz, gibi bir soru üzerinde durmayalım.
Yazar, Türklerin kimliğindeki ciddi bir sorunu özlü olarak anlatmış: Çin sınırından Avrupa içlerine kadar ilerlemiş olan bizler bu duruma mı düşecektik?
Türklerin en çok öğündükleri konu askerliktir, ordunun gücüdür.
Türk yenilmez, sadece yener.
Türkün gücü önünde durulmaz…

Siz başka ülkede kuruluşunun 2500. yılını kutlayan bir kara kuvvetleri olabileceğini düşünebiliyor musunuz?
Askeri tarihimiz Mete Han’dan başlar ve ardından da  gerçekte Moğol olmalarına karşın Hunlarla devam eder.
1960’lı yıllarda ortaokula gitmiş olanlar hatırlayacaktır. Tarih dersinde Birinci Dünya Savaşı anlatılırken, “biz savaşta yenilmedik, müttefiklerimiz yenildiği için biz de öyle kabul edildik“ denirdi.
Yıllar sonra Birinci Dünya Savaşı’nda hem İngiltere’ye hem de Rusya’ya karşı fena halde yenildiğimizi öğrendiğim zaman çok şaşırmıştım.  
Hepimiz bu eğitim ve sosyalizasyonla büyüdük. Sonraki yıllarda öğrendikçe kendini bundan kurtarabilenler de oldu, öğrendiklerini tekrarlamaktan öteye gidemeyenler de oldu.
Beytüşşebap eski kaymakamı bu eğitimin mağdurlarından birisi gibi görünüyor.
Tarihimiz yalanlarla dolu, askeri tarih de böyle…
Örneğin zamanın Çin İmparatorluğu ile savaşa giren Orta Asya Türkleri genellikle kaybetmişlerdir. Tarih kitaplarımızda bu yenilgiler “bizi birbirimize düşürdüler, hileyle yenildik“ diye açıklanırdı.
Ardından Çarlık Rusyası gelir…
Osmanlı, 1711’deki Prut Savaşı dışında bu ülkeyle girdiği savaşların tümünü kaybetmiştir.
Türk halkının büyük bölümünün Ruslardan hoşlanmaması sosyalizmden sonra başlamamıştır, öncesi de vardır.
Çarlık Rusyası Türkün askeri çapının sınırlarını göstermiştir ve bunu da çok kere yapmıştır.
Turgut Özal, “Komünizm Fransa kaynaklı olsaydı daha kolay benimsenirdi“ derken gerçekte bunu anlatmak istemişti.
PKK’nin birkaç aydır süren eylemliliği milliyetçilikten gözü dönmüş olanlarda bile “bu ordu, bu polis nasıl bu duruma düşer? Öğrendiklerimiz yanlışmış galiba…“ düşüncesini uyandırdı.
Kim daha çok zayiat verdi konusu üzerinde durmayacağım.
Açık olan bir şey var: Kürdistan’da bazı yörelere ordu kara yoluyla ulaşamıyor.
Askeri konularla biraz ilgilenenler bile şunu bilir: bir yere piyade giremiyorsa, orada ciddi bir denetim zaafı var demektir.
Tipik Türk insanının kafasında bir şeyler sarsılıyor. Sarsılan herhangi bir konu değil; rejimin yıllardan beri verdiği ve medya yoluyla sürekli tekrarladığı eğitimin önemli bir parçasıdır: Türk kazanır, Türk üstündür, Türk yenilmezdir…
Temel bir inancın yıkılması tipik Türk insanını kolaylıkla saldırganlığa götürebilir. Bunun örneklerini de görüyoruz. 
 Ülkenin değişik bölgelerinde Kürtlere yönelik saldırıların genellikle devlet kaynaklı olduğunu sanmıyorum. Potansiyel var, öfke var, büyük hayal kırıklığı var…
Böyle durumlarda en kolay yol, silahsız olana, kendini savunma imkânı az olana saldırmaktır.
Hakim Türk kültürünün temellerinden birisi çatırdıyor.
İtiraz edilecektir, gerekçeler bulunacaktır, “şöyle yapmalıydık“ diye yollar gösterecektir…
Bunların hepsi olacaktır ve bir gün çatırtı artık gizlenemez duruma gelecektir.
Bu durum Türklerin kendi tarih efsaneleriyle hesaplaşması için iyi bir başlangıçtır.


Hiç yorum yok: